Şekûr
Şekûr : Kullukları kabul
edici, az amele çok sevap veren, şükrü kabul edip çok ihsan eden,
şükredilen
Ash-Shakur : The Rewarder of thankfulnes. He who gratefully
rewards good deeds.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Eğer
Allah'a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat arttırır ve
sizi bağışlar. Allah Şekûr'dur, Halim'dir. "
(1)
- Şekûr, şükrü devam eden ve büyük-küçük ibadet ayrımı yapmaksızın şükrü
bütün itaat edenleri kapsayandır.
Gerçek şükür,
nimet verene şükretmekle eksikliğini itiraf etmektir. Bu yüzden Yüce
Allah,
"Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın"
(2)
buyurunca,
Hz.Davud a.s.:
"Ey Rabb'im! Sana nasıl şükredeyim ki?
Benim şükrüm bile senin bir nimetindir" demiş,
Yüce Allah da şöyle cevap
vermiştir:
"İşte şimdi Beni tanıdın ve Bana şükrettin ey Davud! Çünkü
şükretmenin de Benim bir nimetim olduğunu bildin".
- Nimete şükürle karşılık vermek, nimetlerin daha da artmasına vesile olur.
Cenab-ı Hak buyuruyor:"...Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size
artırırım.." (3)
- Şükrün üç temel şartı bulunmaktadır:
1. Nimet verenin verdiği nimeti kabul edip bunu
ikrar etmek.
2. Verilen bu nimeti Allah'a itaat etmede kullanmak.
3.
Allah'ın dilemesiyle bu nimetin ulaşmasına vesile olanlara teşekkür
etmek.
- Cenab-ı Hak şükrü
kabul eder ve karşılıksız bırakmaz. Şükrü şükürle ve ondan daha
fazlasıyla cevaplandırır. Böylece iyiliklerin çoğalmasına yol açar.
- Kullarına, onlar tarafından
şükrü ifade edilen nimetleri artıracağına dair Allah'ın kesin vaadi vardır.
Şükür yolunu tutanlar; kendilerine gelmiş olan nimetleri, sebeplerden,
vasıtalardan değil, ancak Allah'tan olduğunu itiraf ederler. Çünkü onlar
hediyeyi getiren uşaklara değil, gönderen efendiye bakarlar. Gönüllerinden
inanmışlardır ki, nimeti yaratan, kısmet eden, gönderen, onunla meşgul olacak
kuvvetleri, sebepleri veren, tertib eden ancak Allah'tır.
- Bazı Allah dostlarına:
"Şükür nedir" diye sorulduğunda; "Allah'ın verdiği
nimetlerle O'na isyan etmemendir" şeklinde cevap vermişlerdir.
(8)
- Her müslüman,mutlak Şekûr
(Şükredilen)un Allah olduğunu, âlimlerin ittifakıyla O'na şükretmenin farz
olduğunu ve Allah'ın azı da çoğu da kabul ettiğini bilmesi gerekir.
Bil ki, her aza ve organın kendisine has bir
şükrü vardır.Nasıl ki dil şükür sözcükleriyle Rabb'ine şükrediyorsa, diğer
organlarda kendilerine göre Rablerine şükretmelidir. Her aza ve organın şükrü,
yaratılış amacına göredir. Her organ, Allah'ın emrine uymada ve yasağından
kaçınmakta kullanılmalıdır. Buna göre:
- Bedenin şükrü, organları Allah'a
itaatin dışında kullanmamandır.
- Kalbin şükrü, onu Allah'ı anma ve
bilme dışında şeylerle meşgul etmemektir.
- Dilin şükrü, onu Allah'tan başka
kimseleri övme ve methetmede kullanmamandır.
- Malın şükrü, Allah'ın sevdiği ve
hoşnut olduğu yerlerin dışında harcamamandır.
Allah'a şükretme konusunda bunları bildikten
sonra müslüman, insanlar arasında kendisine iyilik yapanlara teşekkür etmeli ve
şu hadis-i şerif-i unutmamalıdır:
"İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a
şükretmez" (4)
- İhlasla "Yâ Şekûr" diye bir müslüman bu isme devam
etse, iyi ameller yapmak nasip olur.
Kaynaklar:
1) Teğabün, 17
2) Sebe,
13
3) İbrahim,7
4) Tirmizi, 1955
5) Esmâ-ül Hüsna, Karınca Yayınları,
Nisan 2004
6) Calligraphy, The Most Beautiful Names, Tosun Bayrak, Threshold
Books, 1985
7) Islam City
8) Kurtubi, Ebu Abdullah Muhammed b.Ahmed,
El-Câmiu li Ahkâmi-l Kur'an