Araf
Suresi Tefsir İçin Ayet Numaralarını Tıklayınız |
|
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
1. Elif,
Lam, Mim, Sad.
2.(Bu,) Bir Kitap'tır ki onunla uyarman için ve mü'minlere bir öğüt olmak üzere sana indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. 3.Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın. Ne az öğüt alıyorsunuz? 4.Biz nice ülkeleri yıkıma uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da gündüzün dinlenirlerken Bizim zorlu azabımız onlara geliverdi. 5.Zorlu azabımız onlara gelince yakarabildikleri: "Biz gerçekten zulme sapanlardandık" demelerinden başka olmadı. |
|
6.Andolsun, kendilerine (peygamber)
gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de
elbette soracağız. 7.Andolsun (yapıp-etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve Biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik. 8.O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. 9.Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmede geldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır. 10.Andolsun, sizi yeryüzünde yerleşik kıldık ve orda size geçimlikler yarattık. Ne az şükrediyorsunuz? |
|
11.Andolsun,
Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra
meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde
ettiler; o, secde edenlerden olmadı. 12.(Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." 13.(Allah:) "Öyleyse oradan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin." 14.O da: "(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele.)" dedi. 15. (Allah:) "Sen gözlenip-ertelenenlerdensin" dedi. 16.Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." |
|
17."Sonra muhakkak önlerinden,
arkalarından, sağlarından ve
sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." 18.(Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım." 19.Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. |
|
20.Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." | |
21.Ve:
"Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de
etti. 22.Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim? 23.Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız." |
|
24.(Allah)
Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin.
Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta
(geçim) vardır." 25.Dedi ki: "Orda yaşayacak, orda ölecek ve oradan çıkarılacaksınız." 26.Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (var ettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. |
|
27.Ey
Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin
yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları
cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o
ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri
görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık. 28.Onlar, 'çirkin bir hayasızlık' işlediklerinde: "Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Allah bunu bize emretti" derler. De ki: "Şüphesiz Allah, 'çirkin hayasızlıkları' emretmez. Bilmediğiniz bir şeyi Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?" 29.De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O'na) doğrultun ve dini yalnız Kendisi'ne has kılarak O'na dua edin. "Başlangıçta sizi yarattığı" gibi döneceksiniz." 30.Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı hak etti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar. |
|
31.Ey Ademoğulları, her mescid yanında
ziynetlerinizi
takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.
32.De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. |
|
33.De ki: "Rabbim yalnızca
çirkin-hayasızlıkları -onlardan
açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,- günah işlemeyi, haklı nedeni
olmayan 'isyan ve saldırıyı' kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil
indirmediği şeyi Allah’a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz
şeyleri söylemenizi haram kılmıştır."
|
|
34.Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.) |
|
35.Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. | |
36.Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, işte onlar ateşin arkadaşlarıdır; onda sonsuzca kalacaklardır. | |
37.Öyleyse, Allah’a karşı yalan
uydurup iftira düzenden veya
ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir
pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son
vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan
başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular"
diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi
aleyhlerinde şehadet ettiler.
|
|
38.(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. | |
39.(Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer
alanlara diyecekler
ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık
olarak azabı tadın."
40.Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. 41.Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. 42.İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır. |
|
43.Biz onların göğüslerinde kinden ne
varsa çekip almışız.
Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd
olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik.
Andolsun, Rabbimiz'in elçileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu,
yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye
seslenilecek. 44.Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimiz'in vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." |
|
45."Ki onlar Allah'ın yolundan
alıkoyanlar, onda çarpıklık
arayanlar ve ahireti tanımayanlardır." 46.İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.' 47.Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. 48.Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı." |
|
49."Kendilerine Allah'ın bir rahmet
eriştirmeyeceğine yemin
ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete.
Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız." 50.Ateşin halkı cennet halkına seslenir: “Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın.” Derler ki: “Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır.” |
|
1- 50 51 -100 101 - 150 151 - 206 |