Ar-Rahman : The All- Merciful. He who
wills goodness and mercy for all His creatures.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize
(ümmetlerine) sor! Rahmân'dan başka tapılacak tanrılar emretmiş
miyiz? " (1)
Rızıkları, ihtiyaçları ve her
türlü iyilikleri ihsan husunda rahmetini mahlukatından hiç esirgemeyen
anlamında olan Rahman, Rahim isminden daha geniş kapsamlı bir mana ifade eder.
Rahmân, Yüce Allah'ın hem ismi
hem de sıfatıdır. Bu isim, Allah lafzına bağlı olarak zikredildiğinde sıfat
anlamındadır.Ancak Kur'an'da bu şekilde değil, özel isim olarak
kullanılmıştır. Bu isim sadece Allah'a has özel isimlerden olduğu için daha
çok bir isme bağlı olarak değil; yalnız zikredilmesi hoş karşılanmıştır.
Rahman'ın bu şekilde kullanılması O'nun Rahman sıfatına ters gelmez. Çünkü
Allah ismi de uluhiyet sıfatına delalet ettiği halde hiç bir zaman başka
sına ait bir sıfat olarak zikredilmemiştir.
Kur'an'ın ilk ayeti olan
Besmeledeki Rahman ve Rahim sıfatları arasındaki fark, Allah teala, Dünyanın
Rahmanı ve Ahiretin Rahimidir cümlesinde veciz bir şekilde dile
getirilmektedir. Rahman vasfı gereği Cenab-ı Hakk, dünyada bütün canlılara,
mümin-kafir ayırımı yapmaksızın bütün insanlara, şefkat ve merhametle
davranmayı kendi nefsine farz kılmıştır.
Yüce Allah bir kudsi hadiste
şöyle buyurur: "Rahmetim gadabımı
geçmiştir."
Tenbih :
Kul, önce Allah'ın gafil kullarına merhamet edip onları olanca
güçleriyle onları Allah yoluna vaaz ve nasihat etmek suretiyle çevirmeye
çalışmalıdırlar. Bu konuda şiddet yolundan ziyade yumuşaklık ve şefkat
yollarını tercih etmelidir. Asilere de merhamet gözü ile bakmalı, eziyet ve
zulüm nazarı ile bakmamalıdır.
Müminin başlıca gayesi, insanlardan ortaya çıkan
her mâsiyet sanki kendi nefsinden ortaya
çıkıyormuş gibi, o masiyeti onlardan bertaraf etmeye olanca gücüyle çalışmalı ve
bu suretle onları Allah'ın gazabına uğramaktan kurtarmak olmalıdır.
İhlasla "Yâ Rahman" diye bir müslüman bu isme devam
etse, kalbi yumuşar, zalimlerden emin olur, maddi ve manevi nimetlere nâil
olur. (4)
MA'SİYYET (Mâsiyet): İtâatsizlik, isyân. Günâh
olan işler, Allahü teâlânın beğenmediği şeyler; Allahü teâlânın emrettiği şeyi
yapmamak veya yasak ettiğini yapmak, haramlar. Allahü teâlânın yasak ettiği
şeyler, günahlar.
Ma'siyet, insanı küfre
sürükler.(8)
Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe
heyecan veren iş ma'siyettir. (8)
İyiler de, kötüler de, iyilik yapar. Fakat yalnız iyiler, ma'siyetten
sakınır. (İmâm-ı Rabbânî)
Ma'siyet yapınca, hemen tövbe etmelidir.Gizli işlenen günâhın tövbesi
gizli, açık işlenen günâhın tövbesi de açık olur. (Ma'sûm-i Fârûkî)
Ma'siyete tövbe etmemek, bu günâhı yapmaktan daha kötüdür. (Ca'fer bin
Sinân)
İnsanın günâhından korkması, tâat; korkmaması ise,
ma'siyettir. En büyük günâh, bir ma'siyetin ma'siyet olduğunu bilmemektir.
Bundan daha kötüsü, ma'siyet olan bir şeyi, tâat, Allahü teâlânın beğendiği
şey olarak bilmektir. Onun için dînî bilgileri lâzım olduğu kadar mutlaka
öğrenmelidir. (Ahmed bin Âsım Antâkî)
Kaynaklar: 1) Zuhruf, 45 2)
Bakara
163 3) Esmâ-ül Hüsna, Karınca
Yayınları, Nisan 2004 4)
Yüce Allah' (c.c)ın Güzel İsimleri
Esmâ-ül Hüsna, Rauf Pehlivan, İstanbul Dağıtım A.Ş.
2002 5) Calligraphy, The Most Beautiful Names,
Tosun Bayrak, Threshold Books, 1985 6) İslami City 7)
Esma^ül Hüsna Şerhi İmam-ı Gazali, Mütercim
M.Ferşat, Ferşat Yayınları, 2005 8)
Hadîs-i şerîf- Mektûbât-ı Ma'sûmiyye