Birincisi, varlıkların belli bir zamana kadar
devamını sağlamak, muhafaza etmek ki, Allah gökler, yerler gibi fazla yaşayan
varlıkların da, hayvan, bitiki ve insan gibi ömrü az olan varlıkların da
hafızıdır.
Mesela, yerden biten otu bile muhafaza etmiştir.
Onun özünü korumak için ona kabuk vermiştir. Bir kutu gibi onu, kabuğun içine
saklamıştır. Yumuşak kalması için de ona rutubet bahşetmiştir. Yalın kabukla
korunmayacak şeyi, ona diken vererek korumuştur.
İkincisi,
birbirine zıt olan şeyleri birbirlerinin şerrinden korumak. Allah bunları, kâh
eşit kuvvette kılmakta, kâh mağlup olan tarafın imdadına yetişmekle korumuştur.
Bunu bir misal ile izah edelim:
Mesela, hararet rutubeti yok eder, kurutur. Mağup
olduğu zaman, soğukluk (bürudet) ve rutubet zayıflamaya hatta yavaş yavaş yok
olmaya başlar. Hararet ve kuruluk fazlaşır. Bunu önlemek için Allah başka bir
cisimle o rutubetin imdadına yetişir. Ona bir susuzluk verir, su içme ihtiyacını
duyar. Su içtiği gibi harareti bereraf edilmiş olur. Böylece vücutta gereken
denge temin edilmiş olur.
(5)